DT: 1606
ÖT: 1689
Karacaoğlan'ın Yaşamı ve Yaşadığı Çağ
Karacaoğlan'ın yaşadığı çağ üzerine net bir sonuca varılamamaktadır. Kendi şiirleri üzerinden çeşitli yorumlar yapılmaktadır ve bu yorumlara göre 17. yüzyıl şairi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dikkat: ÖSYM, Karacaoğlan'ı sorduğu soruda 16 ve 17. yy.larda yaşamış bir şair olarak belirtmiştir. Soru 2016 LYS sorusudur.
Bir şiirinde şu ifade geçmektedir:
Bin on beşte beratçığım yazıldı
Seksen beşte bel kemiğim bozuldu
Bin doksanda mezarcığım kazıldı
Döner baykuş öter bülbül başımda
(Kaynak: Dr. Mehmet Yardımcı)
Bu ifadelerden yola çıkarak hicrî 1015 yılının miladî takvimde 1606'ya denk geldiği ve 1090 yılının da 1679'a denk geldiği belirtilmektedir. Bu da kendisini 17. yy.da yaşamış bir şair olarak görmemizi sağlar.
Karacaoğlan, tüm halk tarafından sevilip sayılan bir karaktere sahip olduğu için hemen hemen her yöre Karacaoğlan'ı kendinden saymıştır. Güney civarında yaşadığı net olan Karacaoğlan'ın şiirlerinde açıkça yaşadığı yer hakkında bilgi verilmemiştir. Dr. Mehmet Yardımcı, Diyarbakırlıların bugün Suriye sınırında kalan Akpınar köyünden olduğunu ileri sürdüğü durumunu belirtmiştir.
Cahit Öztelli'ye göre
Kozan Dağı'ndan neslimiz
Arı Türkmen'dir aslımız
Varsak'tır durak yerimiz
Gurbet ilde yâr eyler bizi
dörtlüğüyle Varsak köyünden olduğu âşikardır.
Ancak Karacaoğlan'ın şu şiirinde şüphe uyandırıcı bir bölüm vardır:
Göğce idi benim yerim durağım
Evvel yakın idim şimdi ırağım
Vatanımız Adana Maraş
Çukurova ilimiz var
Yaylamız Bulgar Dağı'dır.
Binboğadır benim ilim
İlimden haberin var mı?Diyarbekir Avşar benim tımarım
Maraş illerine giden kervancı
Selam söyle bizim obaya
Karacaoğlan Hasan adın
Güzellerde kaldı dadım
Adımız Halil'dir köyümüz Hama
Manialı'da ben Rıdvanoğlu'yum
Erzurum'dur benim ilim.
(Kaynak: Dr. Mehmet Yardımcı)
Sonuç olarak Mehmet Yardımcı'ya göre 17. yüzyılda yaşadığı, 17. yy.a ait bir cönkte Aldı Gevheri ve Aldı Karacaoğlan diye başlayan türkülerin art arda bulunması önemli bir kanıttır. Karacaoğlan, Türkmen âşığıdır. Orta Toroslar'dan Suriye'nin bir bölümünü ele alan güney illerimizde yaşamıştır.
Karacaoğlan'ın Sanatı
Halk dilinin üstadı olarak anılabilecek olan Karacaoğlan halk şiir geleneğini en iyi biçimde sunmuştur. Hecenin 8 veya 11'li kalıbını tercih eden Karacaoğlan'ın şiirlerinde kusursuzluk göze çarpmaktadır.
Karacaoğlan'ın şiirleri, âşık edebiyatının geleneğini bire bir yansıtır. Devrinin şairleri her ne kadar divan edebiyatının etkisinde kalmışsa da kendisi bu etkiden tamamen uzaktadır. Dili gösterişten uzak, sade, açık, yalın, içten bir anlatıma sahiptir. Çağdaşları aruzlu türlere yönelmişken Karacaoğlan aruza yönelmemiştir.
Şiirle müzik onun eserlerinde iç içedir. Ölçü ayarı yapabilmek adına bazen şiirlerinde "hey" "hey geri" "hesiri" gibi anlamı belli olmayan sözcüklere yer vermiş ve yarım uyağı tercih etmiştir. Redif, her şair gibi Karacaoğlan'ın da durağıdır.
Tasavvuf ve tekke ile de doğrudan bir ilişkisi yoktur. Somut olana yönelmiş; dünya sevgisi, doğa ve insanlar arasındaki yaşam sevincine yer vermiştir. Elbette kadın sevgisini de çoklukla kullanmıştır.
Kullanmış olduğu dil güney Türkmen dilidir. Din etkisiyle halk diline yerleşmiş olan Arapça ve Farsça sözcüklere çok az da olsa yer vermiştir. Dönemine göre oldukça sâde bir dile sahiptir. Yansıma ögelere fazlasıyla değinmiştir. Diyar diyar gezdiği bilinen şair, sözcük hazinesi en geniş şairlerdendir. Her diyarın kendi yöresel kullanımlarına şiirlerinde yer vermiştir.
Karacaoğlan, birçok kaynakta Varsak Türklerinden olması gereği "varsağı" türünün kurucusu olarak da görülmektedir. Ayrıca Karacaoğlan şiirlerinde söz sanatlarına da yer vermiştir. Mecaz ve mazmun kulllanımı genişçe yer alsa da bu, onun dilinin sadeliğine gölge düşürmemiştir. Bütün güzellere ve güzelliklere âşık, gönlünü çiçekten bal toplayan arıya; güzellerin boyunu da selvi dala benzetmiştir. Halk edebiyatının ortak motiflerinden ağzı fincana, dili duduya, dişi inciye benzetmiştir. Yaşama sevinci şiirlerinde oldukça geniş yer tutmuştur. Türkmen halkının gelenek ve göreneklerine de genişçe yer vermiştir.
Karacaoğlan, diyar diyar gezmiş ve bunu şiirlerinde de belirtmişir. Her diyarda bir sevgili barındırdığı söylenmektedir. Aynı zamanda şiirlerinde sevgililerinin adına yer veren ilk şairlerdendir. Aynı zamanda atasözleri, vecizeler de şiirlerine serpilmiştir.
Mecliste ârif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
(Kaynak: Dr. Mehmet Yardımcı)
Aruz ölçüsü kullanmayan Karacaoğlan, şiirlerinin tamamını 6+5, 4+4+3 ya da 4+4'lü kalıplarla yazmıştır. Karacaoğlan düz koşma tarzında şiirler söylemiştir. Ayaklı, yedekli, musammat veya zincirbend gibi biçimlere yer vermemiştir. Varsağının en güzel şekillerini kendisi söylemiştir:
Hey ağalar kış m'olacak
Dağlar dumanlı dumanlı
İkicikli yâr sevenin
Başı gümanlı gümanlı(Kaynak: Dr. Mehmet Yardımcı)
Modern dönemde Karacaoğlan'ın şiirleri Badem grubu sayesinde bestelenmiş ve günümüze uygun bir şekilde seslendirilmiştir. Aytekin Ataş da "Var Git Ölüm" isimli şiiri seslendirmiştir. Dinleyebilirsiniz:
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
Kalk sevdiğim, giyin kuşan
Güzeller kıskansın saçını
Gaflet basmış, uyumuşsun
Uyan diye öptüm saçını
İncecikten bir kar yağar
Tozar elif elif diye
Deli gönül abdâl olmuş
Gezer elif elif diye
Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Hazırlayan: Melih Özdamar
Bu içerik oluşturulurken Dr. Mehmet Yardımcı'nın Âşıklarımız adlı eserinden faydalanılmıştır.
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.