Müşâkale, istidrad, irsâd ve idmâc gibi sanatlar “tezkâr” genel başlığı altında toplanır.
a) Müşâkele:
Bir fiilin kendisine eklenen kelimelerle değişik anlamlarda tekrar edilmesidir. Türkçede mastarlar anlam olarak zengin olmasından kaynaklı bu sanat önemli bir yere sahiptir.
Sen ol rütbe sever kıskanırım kim güzelim
Kimsenin yâdına gelmezdim elimden gelse
(Beyitte gelmek mastarına yâdına (hatırına) ve elimden gelse (muktedir olsam, yapabilsem) kelimeleri eklenerek değişik anlamlarda tekrarı sağlanmıştır.)
Müşâkelede söyleşme esnasında her iki tarafında kullandığı kelime birinde gerçek diğerinde ise mecaz olur.
Tezer:
Yine mi kanmıyorsunuz sözüme?
Ne için bakmıyorsunuz yüzüme?
Beni bir kere okşasanız ne çıkar?
(Melik)
Sen çıkarsın…
Demek ki fitne çıkar
(“Çıkmak” kelimesi, Tezer; mecazi anlamda, Melik ise önce gerçek sonra mecazi anlamlarda kullanmıştır.)
Müşakele ile istihdam birbirine benzer fakat istihdamda tek kelime vardır ve o kelimenin değişik anlamlarıyla yapılır. Müşakelede ise iki ayrı manasıyla kullanılan ve muhakkak tekrar edilen bir kelime ve kelimeye eklenen değişik kelimeler mevcuttur.
Harîm-i bâğda engüşt-i zanbak düşti sermâdan
Bu dehşetle yürek kalur mı tıfl-ı gonce-i terde
(Sâbit)
Riyâzi bîm-i kahrından o sultân-ı cihânbânın
Bu demde sâgarun benzinde asla kalmadı kanı
(Riyâzi)
(Beyitlerde “Yürek kalur mı” ve “benzinde kanı kalmadı” terkipleri insana özel olmasına rağmen gonce ve sâgara isnad edilmekle müşakele sanatı yapılmıştır.)
b) İstitrad:
Konuya açıklık getirmek, okuyucuya veya dinleyicinin yararlanmasını sağlamak amacıyla asıl konudan ayrılarak konu dışı bir şeyler anlatma tarzıdır. Yeni bir konuya girerken istitrat kelimesi kullanmak adettir. İstitrat genellikle düzyazılarda kullanılan bir yöntemdir. Asıl konuya geçildiğinde gelelim sadede biçiminde kelimeler kullanılır.
c) İrsad:
Kelimenin sözlük anlamı “gözetmek, gözetilmek” anlamına gelir. Edebi bir sanat olarak ise “secili ya da kafiyeli bir sözde, ifadenin sonunun ne olacağını söz veya mana ile önceden belirtme ya da ima etmektir.” Bu sanata “teshim” de denilmektedir.
Nice bir hidmet-i mahlȗk ile mahzȗl olalım
Sâ'il-i Hakk olalım nâ'il-i mes'ȗl olalım
…
Biz de sȗret verelim kendimize kâbil ise
Girelim ehl-i safâ bezmine makbȗl olalım
Getir ey sâki yeter eyledin işgâl bizi
Bir zaman da meyl-i bî-gışş ile meşgȗl olalım
…
(Asım Efendi)
(Beytin ilk mısrasında kafiyenin mahzul ile yapılacağına anlayan kimse ikinci mısrada sâ'il'den mes'ȗl , daha sonraki beyitlerde kâbil'den makbȗl, işgâl'den meşgȗl kelimelerinin kafiye olarak geleceğini bilir.)
d) İdmac:
Sözlük anlamı “bir şeyi, bir şeyin içine koyma, sıkıştırma” demektir. Edebi sanat olarak ise “övgü içinde övgü, yergi içinde yergi” anlamına gelen bir edebi sanattır.
“ Öyle müeddeb bir zâttır ki meclisinde muhâlif-i edeb söz sarfına cesaret edilemez.”
Şahsın edepli biri olduğu söylenmiş, sonra da yanında edep dışı söz söylenmeyecek derecede vakarlı olduğu söylenerek, övgü içinde övgü yapmıştır.
Sadrında seni eyleye Hak dâ'im ü bâkî
Hep âlemin itdikleri şimdi bu du'âdır
(İlk mısrada sadrazama duada bulunuyor. İkinci mısrada herkes tarafından beğenildiğini söyleyerek bir övgü de daha bulunuyor.)
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.
a) Müşâkele:
Bir fiilin kendisine eklenen kelimelerle değişik anlamlarda tekrar edilmesidir. Türkçede mastarlar anlam olarak zengin olmasından kaynaklı bu sanat önemli bir yere sahiptir.
Sen ol rütbe sever kıskanırım kim güzelim
Kimsenin yâdına gelmezdim elimden gelse
(Beyitte gelmek mastarına yâdına (hatırına) ve elimden gelse (muktedir olsam, yapabilsem) kelimeleri eklenerek değişik anlamlarda tekrarı sağlanmıştır.)
Müşâkelede söyleşme esnasında her iki tarafında kullandığı kelime birinde gerçek diğerinde ise mecaz olur.
Tezer:
Yine mi kanmıyorsunuz sözüme?
Ne için bakmıyorsunuz yüzüme?
Beni bir kere okşasanız ne çıkar?
(Melik)
Sen çıkarsın…
Demek ki fitne çıkar
(“Çıkmak” kelimesi, Tezer; mecazi anlamda, Melik ise önce gerçek sonra mecazi anlamlarda kullanmıştır.)
Müşakele ile istihdam birbirine benzer fakat istihdamda tek kelime vardır ve o kelimenin değişik anlamlarıyla yapılır. Müşakelede ise iki ayrı manasıyla kullanılan ve muhakkak tekrar edilen bir kelime ve kelimeye eklenen değişik kelimeler mevcuttur.
Harîm-i bâğda engüşt-i zanbak düşti sermâdan
Bu dehşetle yürek kalur mı tıfl-ı gonce-i terde
(Sâbit)
Riyâzi bîm-i kahrından o sultân-ı cihânbânın
Bu demde sâgarun benzinde asla kalmadı kanı
(Riyâzi)
(Beyitlerde “Yürek kalur mı” ve “benzinde kanı kalmadı” terkipleri insana özel olmasına rağmen gonce ve sâgara isnad edilmekle müşakele sanatı yapılmıştır.)
b) İstitrad:
Konuya açıklık getirmek, okuyucuya veya dinleyicinin yararlanmasını sağlamak amacıyla asıl konudan ayrılarak konu dışı bir şeyler anlatma tarzıdır. Yeni bir konuya girerken istitrat kelimesi kullanmak adettir. İstitrat genellikle düzyazılarda kullanılan bir yöntemdir. Asıl konuya geçildiğinde gelelim sadede biçiminde kelimeler kullanılır.
c) İrsad:
Kelimenin sözlük anlamı “gözetmek, gözetilmek” anlamına gelir. Edebi bir sanat olarak ise “secili ya da kafiyeli bir sözde, ifadenin sonunun ne olacağını söz veya mana ile önceden belirtme ya da ima etmektir.” Bu sanata “teshim” de denilmektedir.
Nice bir hidmet-i mahlȗk ile mahzȗl olalım
Sâ'il-i Hakk olalım nâ'il-i mes'ȗl olalım
…
Biz de sȗret verelim kendimize kâbil ise
Girelim ehl-i safâ bezmine makbȗl olalım
Getir ey sâki yeter eyledin işgâl bizi
Bir zaman da meyl-i bî-gışş ile meşgȗl olalım
…
(Asım Efendi)
(Beytin ilk mısrasında kafiyenin mahzul ile yapılacağına anlayan kimse ikinci mısrada sâ'il'den mes'ȗl , daha sonraki beyitlerde kâbil'den makbȗl, işgâl'den meşgȗl kelimelerinin kafiye olarak geleceğini bilir.)
d) İdmac:
Sözlük anlamı “bir şeyi, bir şeyin içine koyma, sıkıştırma” demektir. Edebi sanat olarak ise “övgü içinde övgü, yergi içinde yergi” anlamına gelen bir edebi sanattır.
“ Öyle müeddeb bir zâttır ki meclisinde muhâlif-i edeb söz sarfına cesaret edilemez.”
Şahsın edepli biri olduğu söylenmiş, sonra da yanında edep dışı söz söylenmeyecek derecede vakarlı olduğu söylenerek, övgü içinde övgü yapmıştır.
Sadrında seni eyleye Hak dâ'im ü bâkî
Hep âlemin itdikleri şimdi bu du'âdır
(İlk mısrada sadrazama duada bulunuyor. İkinci mısrada herkes tarafından beğenildiğini söyleyerek bir övgü de daha bulunuyor.)
Hazırlayan: Ömer Genceli
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.