Millî Edebiyat Dönemi Özellikleri, Sanatçıları, Eserleri (1911-1923) | PDF

Millî Edebiyatın Oluşumu

  • Osmanlı, savaşın yıkıcılığından ötürü bu dönemde birçok çıkış yolu aramıştır ve bu çıkış yollarıyla beraber birçok akım, kurtarıcı fikir olarak ortaya atılmıştır.
  • Batıcılık fikri, Tanzimat’tan beri verilen uğraşların karşılığını Osmanlı’ya sunamamıştır. 
  • Osmanlıcılık fikri de farklı milletlerin bir arada bulunmasından ötürü tam anlamıyla karşılık bulamamıştır. 
  • İslamcılık görüşü, her ne kadar Osmanlıyı bir süre daha ortak paydada tutsa da o da bir süre sonra etkisini yitirmiştir. 
  • Ve son olarak devlet politikası, millet-i hâkime yani Türk milletine yönelecek, Türkçülük akımı karşılık bulacaktır.
    • Türkçülük düşüncesi, Türk Derneği, Türk Yurdu Derneği, Türk Ocağı Derneği gibi dernek ve Genç Kalemler, Türk Yurdu, Halka Doğru, Yeni Mecmua gibi dergiler yoluyla yayılmıştır.
Millî edebiyatın başlangıç tarihi, Yeni Lisan'ın yayımlanması tarihi iken (1911), bazı araştırmacılar da Yeni Lisan'ın ortaya çıkmasını sağlayan unsurun tetikleyici unsurunun 2. Meşrutiyet (1908) olduğunu belirtir. Bitiş olarak da 1922-23 tarihi ortak düşüncedir.
  • Millî edebiyatın temelini Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem atmıştır.
    • Hüsün ve Şiir adıyla çıkan dergi, Ali Canip'in teklifiyle Genç Kalemlere dönüştürülür. Derginin ilk sayısında prensipler yer alır.
    • Bu dergide “Yeni Lisan makalesi” ile millî edebiyat anlayışının içeriği açıklanır.
      • Makale “?” imzasıyla paylaşılır.
    • Bu akımın öncesinde Servetifünun Dönemi’nde millî edebiyat içeriğine benzer yazılar da paylaşılmış ve bu tarz yazıları yazanlar genel olarak Servetifünun’a karşı olan yazarların bir araya geldiği “Malumat” dergisi etrafında toplanmıştır.
      • Mehmet Ziver, Ahmet Rasim, M. İsmet ve Necip Asım (Yazıksız) gibi isimlerin yazılarında “fikr-i millîyet, hiss-i millî, zevk-i millî gibi ibarelere yer vermesine yol açmıştır.
    • Sonuç olarak millî edebiyat, “Millî bir edebiyat vücuda getirmek için evvelâ millî lisan ister.” tezinin öne sürüldüğü “Yeni Lisan” ile başlamıştır.
    • Başlangıçta bu harekete Köprülüzâde Mehmet Fuat, Yakup Kadri, Cenap Şahabettin ve Süleyman Nazif karşı çıkmıştır.
      • Bu edebiyat; “kavm-i edebiyat”, “şalvarlı edebiyat” olarak eleştirilmiştir.
      • Yakup Kadri, Fuat Köprülü, Refik Halit Celal Sahir Erozan, Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi Fecriati sanatçıları; sonradan eleştirdikleri bu akıma geçiş yapmıştır.
    • Ali Canip Yöntem, edebiyatın halk için değil ama halka doğru olması gerektiğini savunur. 
    • Millî edebiyatın her şeyini, halkın ruhunda yaşayan Türklükten ve onun kendi lisanından alan yüksek bir edebiyat olacağını, halk için yazmanın yabancı edebiyatları taklit ederek yazmak kadar edebiyatın aleyhinde olduğunu düşünür.
    • Bu düşünceler, Cenap Şehabettin ile edebî tartışmalar yaratmıştır.
    • Döneme sosyolojik çalışmalarla Ziya Gökalp eşlik etmiştir.
      • Ziya Gökalp, aynı zamanda millî edebiyatın teorisyeni olarak da bilinir.
    • Ordinaryüslük unvanı bulunan Fuat Köprülü, edebiyat tarihi araştırmalarıyla öne çıkmıştır.
Yeni Lisan Makalesi'nde yer alan maddeler:

Yeni Lisan Makalesindeki Maddeler

Türkçede kullanılan Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ve bu dillerin kuralları ile yapılan tamlamalar kaldırılmalı

Türkçeye girmiş Arapça sözcükler Arapça dilbilgisi değerlerine göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmeli

Arapça ve Farsça sözcükler asıllarındaki söylenişlerine değil, Türkçedeki söylenişlerine göre yazılmalı

Konuşma diline girmiş Arapça ve Farsça sözcükler atılmamalı, bilimsel terimlerde Arapça kullanılmasında sakınca görülmemeli

Başka Türk lehçelerinden sözcük alınmamalı

Konuşmada İstanbul ağzına uyulmalıdır.

Bu maddeleri en iyi şekilde açıklayan şiir ise Ziya Gökalp’in “Lisan” isimli şiiridir. Bu şiirdeki dörtlükleri inceleyecek olursak millî edebiyat, tam anlamıyla anlaşılabilir.

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Yeni Lisan makalesindeki “Konuşmada İstanbul ağzına uyulmalıdır.” ifadesini en güzel şekilde karşılayan dizelerdir.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma'nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Türkçede kullanılan Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ve bu dillerin kuralları ile yapılan tamlamalar kaldırılmalı

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Bilimsel terimlerde Arapça kullanılmasında sakınca görülmemeli, başka Türk lehçelerinden sözcük alınmamalı


MİLLÎ EDEBİYAT ŞİİRİ

Halk edebiyatı, millî edebiyatçılara göre esas edebiyattır.

Halk şiiri, Türk edebiyatının asıl şiiridir.

  •     Hece ölçüsü aruzun yerine tercih edilmiştir.
  •     Nazım birimi dörtlüktür.
  •       Halkın anlayabileceği bir dil tercih edilmiştir.

Türkçülük düşüncesi ön plana çıkar.

Bu dönemde şiire “aruz” ile başlayan ve sonradan heceyi tercih eden şairler yer almaktadır.

Dönem bağımsızlarından Yahya Kemal gibi bazı şairler aruzu tercih etmiştir.

Millî konularla beraber, tabiat vb. konular da işlenmiştir.


MİLLÎ EDEBİYAT HİKÂYE VE ROMANI

Roman ve hikâyelerde İstanbul dışına çıkılmıştır.

Anadolu halkının sıkıntı veya sevinçleri eserlerde işlenmiştir.

Köy gerçekleri eserlerde işlenmiştir.

Toplumsal, bireysel, millî konular işlenmiştir.

Fikir akımları, yanlış Batılılaşma, kadın-erkek ilişkileri, Millî Mücadele...

Kadının öğretmenlik, askerlik gibi konularda da var olması detayı işlenmiştir.

Realist unsurlar ön plandadır.

  •  Romanlar, teknik açıdan oldukça sağlamdır.

Hikâyeler, Maupassant tarzı hikâyeler ile karşımıza çıkar.

Dil, anlaşılır ve sade bir yapıya sahiptir.

Yabancı sözcükler, tercih edilmemiştir.


MİLLÎ EDEBİYAT TİYATROSU

Günümüzde İstanbul Şehir Tiyatroları olarak bilinen Darülbedayi-i Osmani, 1916 yılında ilk gösterisini Hüseyin Suat’ın Emile Fabre’dan Çürük Temel adıyla uyarladığı La Maison d’Argile ile sundu.

  • 1931 yılında bu tiyatro, Şehir Tiyatrosu adını almıştır.

  • Tanzimat 2. Dönem’le beraber düşüşe geçen tiyatro, millî edebiyat ile tekrar önem kazanmıştır.
    • Bunun temelinde ise halka daha kolay ulaşma arzusu yatar.

Bu dönemde tiyatro konusunda İbnürrefik Ahmet Nuri ve  Musahipzade Celal öne çıkar.


Bilinmesi Gerekenler

  • Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek isimli eseri, Millî Mücadele’yi konu alan ilk romandır.
  • Millî Mücadele eserleri, Cumhuriyet Dönemi’nin temelini oluşturur.
    • Birçok yazar, Cumhuriyet Dönemi’nde de eser vermiştir.
  • Millî Mücadele Dönemi’nde “Saf Şiir” anlayışıyla eser veren şairler de bulunmaktadır.
    • Bu şairler, Cumhuriyet Dönemi içerisinde “Saf - Öz Şiir” başlığında işlenmektedir.
    • Yine aynı dönemde aruzu bırakıp heceye geçen şairler, “Beş Hececiler” olarak anılmıştır.
      • Beş Hececiler, Cumhuriyet Dönemi’nde “Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışı” altında işlenmektedir.
  • Bu dönemde Nev-Yunaniler akımı da ön plana çıkmıştır.
    • Nev-Yunaniler, Yunan edebiyatını benimsemektedir. 
    • Havza edebiyatı olarak da bilinir.
      • Yahya Kemal > Biblos Kızları, Sicilya Kızları
      • Yakup Kadri > Siyah Saçlı Yabancı, Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri
  • Nayiler, millî bir edebiyatın oluşumunu millî geçmişte görürler.
    • Bu nedenle Mevlana, Yunus Emre etkisi ağır basar.
    • Ahenkli bir söyleyiş aranır. 

Dönem Şair ve Yazarları

Ziya Gökalp

Ömer Seyfettin

Ali Canip Yöntem

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Fuat Köprülü

Yusuf Akçura

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Rıza Tevfik Bölükbaşı

Hamdullah Suphi Tanrıöver

Reşat Nuri Güntekin

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Refik Halit Karay

Halide Edip Adıvar

 


Bağımsızlar

Mehmet Âkif Ersoy

Yahya Kemal Beyatlı


Millî Edebiyat Yazar ve Şairleri

1. Ömer Seyfettin

  • Hareket ordusunda görev alan Ömer Seyfettin, sonrasında askerlik görevinden ayrılmış ve İttihat ve Terakki desteğiyle Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” hareketini başlatmıştır.
  • Yazmış olduğu ilk şiiri “Lâne-i Garam”dır.
  • 2. Meşrutiyet öncesinde Servetifünun etkisiyle şiir yazsa da sonrasında heceyi benimsemiş, yazdığı nazım şekli olarak sonenin yanı sıra koşmayı da kullanmış-tır.
    • Ziya Gökalp’in etkisinde kalmış-tır.
  • İlk hikâyesi, “Tenezzüh” adlı hikâyedir.
  • Hikâyelerinin birçoğu gözlem gücünün ürünüdür.
    • Konular, gerçek hayattan alınmıştır.
  • Maupassant tarzı öykücülüğün Türk edebiyatındaki en büyük temsilcisidir.
    • Hikâyeciliği meslek hâline getirmiştir.
    • Hikâyelerinde millî edebiyata uygun bir dil kullanmıştır.
    • Hikâyelerinde millî bilinci uyandırmanın yanı sıra mizah unsuruna da yer vermiştir.
    • Sosyal eleştiriye yer verdiği hikâyeleri de bulunmaktadır.
    • Eserlerinin çoğunda sürpriz sonlar yer alır.
  • Romana en yakın eseri tamamlayamadığı Yalnız Efe’dir. Efruz Bey için de uzun hikâye ya da roman tanımlaması yapılabilir.
Eserleri:
  • Tiyatro: Mahcupluk İmtihanı
  • Hikâye: Kaşağı, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler, Bomba, Beyaz Lale, Falaka, Yüksek Ökçeler, Kızıl Elma Neresi, Kurumuş Ağaçlar, Asilzadeler, Pembe İncili Kaftan, İlk Düşen Ak, Forsa, Perili Köşk
  • Diğer: Vatan Vatan, Yarınki Turan Devleti

2. Ziya Gökalp

  • Türkiye’de sosyolojinin kurucusu olarak anılır.
  • İttihat ve Terakki’nin Diyarbakır’daki kurucusudur.
    • Türkçülüğü sistematikleştirmiştir.
    • Türkçülüğün Esasları
    • Bu eserde edebiyatın kaynağının halk kültürü olduğunu belirtir.
    • Edebiyat, onun için bir araçtır.
  • İlk şiiri İhtilal Şarkısı’nda Namık Kemal’in, aruzla yazdığı diğer şiirlerinde ise Servetifünuncuların etkileri görülür.
    • Turan manzumesiyle aruzu tamamen bırakmıştır.
    • Türk millî ölçüsü olarak adlandırdığı heceyi tercih etmiştir.
  • Yazdığı “Altın Işık” isimli eserinde halk masallarından derlediği nesir şeklinde yedi masal bulunur. Aynı eserin sonunda “Alparslan” isimli manzum bir piyes yer alır.
  • Türk halk bilimi ile ilgilenmiş, folklor teriminin karşılığı olarak halkiyyat terimini kullanmıştır.
Eserleri:
  • Şiir: Yeni Hayat, Altın Işık, Kızıl Elma, Şaki İbrahim Destanı
  • Düzyazı: Malta Mektupları, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak, Türk Töresi, Doğru Yol, Rusya’daki Türkler Ne Yapmalı?…

3. Mehmet Emin Yurdakul

  • Millî edebiyat akımına Türk-Yunan savaşı sırasında yazdığı “Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı eseriyle yönelmiş ve tanınmıştır.
  • 1914’te Türklerin ilk büyük “millî şairi” olarak tanıtılmıştır.
    • Türk şairi unvanı da vardır.
  • Şiirleri, teknik açıdan zayıftır.
    • Hece ölçüsünü tercih etmiş, hecenin kullanılmayan şekillerini denemiştir.
    • Aynı zamanda Servetifünun’un Batı’dan getirdiği yeni şekilleri de denemiştir.
    • Servetifünuncuların aruzla yaptıklarını hece ile yapmaya çalışmıştır.
    • Halk şiirini esas aldığını söylese de dörtlük nazım biriminin dışına çıkmıştır.
  • Ona göre sanat, halka fayda sağlayan bir araçtır.
  • Şiirlerinde didaktik unsurlar ağır basar.
    • Halkı Kurtuluş Savaşı’na teşvik etmiştir.
“Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş bir öksüz gibidir.”

“Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur.”
Eserleri:
  • Şiir: Tan Sesleri, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Ordunun Destanı, Dicle Önünde…
  • Düzyazı: Türk’ün Hukuku, Dante’ye, Kral Corc’a

4. Ali Canip Yöntem

  • Önceleri Fecriati topluluğunun muhabirliğini yapsa da görüş olarak onlarla uyuşmamaktadır. 
    • Bu nedenle Ömer Seyfettin ile anlaşarak Genç Kalemler’de yazılar yazmıştır. 
    • Aruz ve heceyi kullanmıştır. 
    • Batılı nazım şekillerini denemiştir. 
    • Millî edebiyat görüşünü eleştirmeleri yönüyle Fecriaticiler ile edebî tartışmalara girişmiştir. 
  • Edebiyat ders kitabı yazmıştır
Eserleri:
  • Şiir: Geçtiğimiz Yol, Gecelere Doğru, Nedamet, Gözlerin, Yağmurdan Sonra...
  • Eleştiri, Makale: Millî Edebiyat Meseleleri ve Cenap Bey’le Münakaşalarım

5. Fuat Köprülü

  • Akımın edebiyat araştırmacılarındandır.
  • Fecriati ile edebiyat hayatına başlamıştır.
  • Bilimsel ilk edebiyat tarihini yazmıştır.
  • Ordinaryüslük unvanı vardır.
Eserleri: 
  • Araştırma: Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Saz Şairleri, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar

6. Ruşen Eşref Ünaydın

  • Atatürk’ü Türk ve dünya medyasına tanı-tan ilk yazardır.
    • Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat
  • Mülakat türünün, Türk edebiyatındaki temsilcisidir.
  • Mülakatlarını “Diyorlar ki” adlı eserinde toplamıştır.
    • Bu eser; şair ve yazarlarla yapılan mülakat, röportaj türünün ilk örneği olarak alınır.
Eserleri:
  • Röportaj: Diyorlar ki, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat, Çanakkale’de Savaşanlar Dediler ki
  • Anı: Atatürk’ü Özleyiş

7. Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Edebiyat hayatında iki dönem yer almaktadır.
    • Birinci döneminde Edebiyatıcedide etkisi görülürken ikinci döneminde Türkçülük akımının etkisinde kalmıştır.
  • Haristan ve Gülistan isimli eseri, Servetifünun etkisiyle meydana getirdiği öykülerin yer aldığı eserdir.
    • Çağlayanlar isimli eseri ise Türkçülük anlayışına uygun bir dille oluşturduğu eserlerdir.
    • Gönül Hanım adlı romanı, Türk edebiyatında Orta Asya’dan ve Göktürk Kitabeleri’nden bahseden ilk eserdir.
    • Yurt dışında Türkçe öğretimi için dershanelerin açılmasında etkili olmuştur

Gönül Hanım

1. Dünya Savaşı'nda Ruslara esir düşen Mehmet Tolun, Türkistan'daki esir kampında Gönül adlı Tatar bir kızla tanışır. Ondan Türkistan'ı gezmesinde rehberlik yapmasını ister. Böylece ata topraklarını gezme serüveni başlar. Göktürk Abideleri'ni görürler. Onlar üzerinde çalışma yapmayı düşünürler. Orta Asya'yı gezdikten sonra İstanbul'a dönerler.


8. Yusuf Akçura

  • Millî edebiyatın temelini oluşturan Türkçülük düşüncesinin teorisyenlerinden biridir.
  • Özellikle İslamcıların ve Osmanlıcıların eleştirilerine maruz kalmıştır. 
    • Yazdığı “Üç Tarz-ı Siyaset” ile ün yapmıştır. 
    • Türk Tarih Kurumu başkanlığı yapmıştır.

9. Hamdullah Suphi Tanrıöver

  • Fecriati ile yola çıkıp sonradan Yeni Lisan hareketine katılmıştır.
    • Aruz ve heceyi kullanmıştır.
  • Hitabet alanındaki yetkinliği ile tanınır.
    • Türk Ocakları’nın kurucusudur.
  • İstiklal Marşı’nı TBBM’de ilk defa okuyan kişidir. 
  • Dağ Yolu ve Günebakan isimli eserleriyle tanınır.

10. Rıza Tevfik Bölükbaşı

  • Felsefeye olan ilgisinden ötürü “Feylosof, Filozof” olarak tanınır.
    • Millî Mücadele’ye muhalif tavrı ve Sevr Anlaşması’nı imzalayan ekipte olmasından ötürü TBMM tarafından “Yüz ellilikler” listesine alınmıştır. 
  • Küçük yaştan beri halk şiir ve kültürü içerisinde yetişmiştir.
    • İlk şiir denemelerinde aruz kullanan şair, sonrasında heceye dönüşün timsali olmuştur. 
    • Türk milletinin ruhunu yansıtan tekke ve halk edebiyatı örneklerinin etkisinde kalmıştır. 
    • Divan, koşma, nefesler yazmıştır. 
    • 1914-1922 yılları arasında yayımladığı yazıları, millî edebiyat fikrini hazırlayan unsurlar arasında yer alır. 
  • Uçun Kuşlar şiiriyle tanınır. 
Eserleri: 
  • Şiir: Serab-ı Ömrüm 
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Rıza Tevfik (Uçun Kuşlar)

11. Refik Halit Karay

  • Kirpi, Kirpi-i Nâtüvan, Aydede, Mübeccel Halid, Vak‘anüvis, Rehak takma adlarını kullanmıştır.
    •  Sivri dili ile tanınır.
    •  Kirpi adıyla mizahi yazılar yazmıştır.
    • Millî Mücadele karşıtı yazılar yayımladığı için sürgün edilmiş ve TBMM’nin “yüz ellilikler” listesine dâhil edilmiştir.
  • Anadolu’yu “Memleket Hikâyeleri’nde, gurbette geçirdiği zamanları da “Gurbet Hikâyeleri”nde işlemiştir.
    • Gözlem yeteneği sayesinde gerçekçi bir anlatıma sahip olmuştur.
  • Fecriati ile yazın hayatına başlamış ve sonrasında millî edebiyata geçmiştir.
Eserleri:
  • Roman: Çete, Yezid’in Kızı, Bugünün Saraylısı, Nilgün, Sürgün, Kadınlar Tekkesi, İstanbul’un İç Yüzü, Yer Altında Dünya Var, İki Bin Yılın Sevgilisi, Dişi Örümcek, Anahtar, Karlı Dağdaki Ateş 
  • Tiyatro: Deli 
  • Mizah, Hiciv: Sakın Aldanma, İnanma, Kanma; Kirpinin Dedikleri, Ago Paşa’nın Hatıratı, Guguklu Saat 
  • Hatıra: Minelbab İlelmihrab, Bir Ömür Boyunca 
  • Hikâye: Gurbet Hikâyeleri, Memleket Hikâyeleri

İstanbul’un İç Yüzü
(İstanbul’un Bir Yüzü)
Karakterler:
İsmet, Kani, Kani’nin Annesi, Fikri Paşa, Paşa’nın Kayinvalidesi Hanımefendi, Dilara, Ragibe, Şadiye, Lütfi Pehlivan, Ahmet Bey, Zal Bey

Yazarın ilk romanı olan “İstanbul’un İç Yüzü”nde 2. Meşrutiyet’in öncesi ve sonrasında İstanbul memur hayatı, siyasi olaylar ve roman kahramanı İsmet’in hatıraları anlatılmaktadır

Yezid’in Kızı
Kahramanlar:
Hikmet Ali Bey, Zeli, Şeyh Şemun

Bu roman, yazarın sürgün yıllarının bir örneğidir. Sincar dağları çevresindeki Yezidilerin yaşamına dair detaylar anlatılır.

Çete

Kahramanlar: Nezih Suat (Kıran Bey), Kolonel, Yüzbaşı Ernest, Nina Daniloviç, , Recep Bey

Bu roman, Hatay ve Çukurova’daki Fransız işgali süresince ortaya çıkan iki ayrı dünyanın insanı olan aşkı anlatır.

Fransızlara ve Nesturilere karşı mücadele söz konusudur.

Sürgün

Kahramanlar: Hilmi Efendi, Seher, İrfan

Roman, bir yüzbaşının Beyrut, Halep ve Şam’daki hayatını konu edinir.

Nilgün

2. Dünya Savaşı sırasında yurt dışında olan Türklerin hayatına etki eden Uzakdoğu egzotizmini içerir.

Anahtar

Kahramanlar: Kenan, Perihan, Vecdi

Cumhuriyet sonrası sosyeteye ayak uydurmaya çalışan bir aileyi konu alır.


12. Halide Nusret Zorlutuna

  • Türk edebiyatının önde gelen kadın ya-zarlarındandır.
  • İşgal yıllarında yazdığı “Git Bahar” isimli eseri ile öne çıkmıştır.
  • Kadın psikolojisini iyi yansıtmıştır.
    • Emine Işınsu’nun annesi, Pınar Kür ise yeğenidir.
Eserleri
  • Şiir: Yayla Türküsü, Geceden Taşan Dertler, Ellerim Bomboş
  • Mektup: Hanım Mektupları
  • Roman: Örümcek Dede, Beyaz Selvi, Büyük Anne, Aşk ve Zafer…
  • Anı: Benim Küçük Dostlarım
Çekil bu gölgeli yolda gezinme,
Bahar bakışların yine pek sarhoş!
Yanılıp gönlüme misafir inme,
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş,
Mâbettir orası, meyhane değil.
Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler.
Ömrünün her günü bir başka düğün!
Bülbüller koynunda aşkı çiçekler
Güller dökülürler göğsüne bütün,

Gerçekten güzelsin, efsane değil.
H. Nusret Zorlutuna (Git Bahar)

13. Halide Edip Adıvar

  • Türk edebiyatında kadın rolünün yükselmesini sağlayan Adıvar, Teali-i Nisvan yani Kadınları Yükseltme Derneğinin kurucusudur.
    • Kadınların toplum hayatına katılması düşüncesine sahiptir.
  • Annesinin vefatının ardından babasının yanında kalan Adıvar, Anglosakson eğitimi almıştır.
  • Halide Edip Adıvar’ın yazın hayatı, 3 kısımda incelenebilir.
    • İlk dönem eserlerinde kadın ve çocuk eğitimi üzerinde durmuştur.
    • Seviye Talip, Handan, Kalp Ağrısı isimli eserlerinde kadın karakterler ön plana çıkarılmıştır.
    • Balkan Savaşı sonrasında Batı’ya olan bakış açısı değişmiş ve Millî Mücadele Dönemi’nde ise Türkçülüğü ve Millî Mücadele’yi konu edinmiştir.
    • Cumhuriyet’in ilanından sonra ise Doğu-Batı sentezi, Türk gelenek ve görenekleri üzerinde durmuştur.
  • Fatih, Sultanahmet ve Üsküdar mitinglerinde görev almış, Sultanahmet mitingi esnasında halk arasında kıymet kazanmıştır.
  • Millî Mücadele’ye doğrudan katılmış ve birçok eserini Millî Mücadele esnasında gördükleri üzerinden oluşturmuştur.
    • Ateşten Gömlek, Millî Mücadele’yi işleyen ilk roman olarak karşımıza çıkar.
    • Gözlem yönünden başarılıdır.
  • Roman ve hikâyeleri teknik açıdan üst seviyede değildir.
  • Sinekli Bakkal isimli romanı İngilizce olarak yazılmış ve sonradan Türkçeye çevrilmiştir.
    • The Clown and His Daughter (Soytarı ile Kızı)
  • İlk romanı, Seviye Talip; son romanı ise Kalp Ağrısı’dır.
  • İlk hikâyesi ise Harap Mabetler’dir.
  • Kadın meselelerini alan eserleri: Heyulâ, Seviye Talip, Yeni Turan, Handan, Son Eseri, Mev'ud Hüküm, Raik'in Annesi
  • Millî Mücadele Dönemi'ni anlatan eserleri: Dağa Çıkan Kurt, İzmir'den Bursa'ya, Ateşten Gömlek, Kalp Ağrısı, Vurun Kahpeye, Zeyno'nun Oğlu
  • Kişilikleri bulunduğu toplumla inceleyen romanları: Sinekli Bakkal, Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Hayat Parçaları, Sevda Sokağı Komedyası, Çaresâz, Kerim Usta'nın Oğlu
Eserleri:
  • Hikâye: Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya, Kubbede Kalan Hoş Sada
  • Roman: Ateşten Gömlek, Tatarcık, Vurun Kahpeye, Handan, Kalp Ağrısı, Yeni Turan, Yol Palas Cinayeti, Raik’in Annesi, Mev’ud Hüküm, Sevda Sokağı, Akile Hanım Sokağı, Çaresaz, Hayat Parçaları, Sinekli Bakkal, Seviye Talip
  • Anı: Mor Salkımlı Ev, Türk’ün Ateşle İmtihanı
  • Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh

Ateşten Gömlek

Ayşe, çocuğu ve kocası öldükten sonra Peyami ile Kurtuluş Savaşına katılır. Savaş sırasında amacı hemşire olarak çalışmaktır. Peyami ve İhsan ise Ayşe'ye âşıktır. Ayşe ise tamamen kendini Anadolu'nun işgalden kurtulmasına adamıştır. Savaş sırasında Ayşe ve İhsan ölür. Küçük bir köy mezarlığında toprağa verilmişlerdir. Peyami ise başından yara almıştır. Bir süre sonra kaldığı hastanede o da ölür. Ölümünden sonra anı defterini açıp okurlar fakat araştırdıklarında Ayşe ve İhsan ordu  kayıtlarında bulunmamıştır.

Sinekli Bakkal

Mahalle imamının kızı olan Emine, aynı mahallede oturan ve zenne rolünde oynayan Kız Tevfik isimli biriyle beraberdir. İmam, kızının bu evliliğine onay vermez ve Emine, Tevfik’le kaçar. İmam, Emine’yi evlatlıktan reddeder. Tevfik’in dayısı ölünce kendilerine kalan bakkal dükkânını işletirler ancak Tevfik, bu işten memnun değildir. Bir gün Tevfik’i, karısının taklidini arkadaşlarına yaparken gören Emine bu duruma üzülür ve babasının evine döner. Tevfik, orta oyunculuğa geri döner. Boşanırlar ve bu sırada Rabia isimli bir kızları olur. Rabia, müzik dersleri alarak büyür. Rabia, Peregrini’den piyano dersleri alır. Rabia’nın sesi Doğu musikisinde öne çıkar. Bu esnada Genç Türkler, istibdadı yıkmaya çalışmaktadır. Tevfik, kadın kılığına girip çeşitli dokümanları alır ancak imamın ihbarıyla yakalanır ve Şam’a sürgün edilir. Rabia ile Peregrini arasında aşk başlar. Peregrini Müslüman olur, Osman adını alır. Tevfik, Meşrutiyet’in ilanıyla geri döner. Rabia’nın bebeği ile huzur bulur.

Vurun Kahpeye

Kurtuluş Savaşı mücadelesi sırasında vatansever bir kadın olan Aliye'nin başından geçenler anlatılır. Aliye bir öğretmendir. Gittiği yerde halkı bilinçlendirmeye çalışır. Fakat bu durum Hacı Fettah gibi düşmanla işbirliği yapan kişilerin hoşuna gitmez. Aliye'yi sürekli kötülemeye çalışır. Aliye bir yandan Milli Mücadele'yi desteklemeye çalışırken bir yandan da düşman işbirlikçileri ile mücadele eder. Romanın sonunda Hacı Fettah ve Hüseyin emellerine ulaşır ve Aliye öğretmeni linç ederler.

Tatarcık

Tatarcık(Lale), İstanbul’da doğmuştur. Tatarcık, babası Tatar Osman Kaptan’ı on üç yaşındayken kaybetmiştir. Annesiyle yaşamaya başlar. İyi bir eğitim almıştır. İngilizce öğreterek geçimini sağlamıştır. İdeali köyü geliştirmek, köylüyü bilinçlendirmek, uygar bir toplum haline getirmektir. Tatarcık, Recep adında bir gençle tanışır. Tanıştığı bu gence âşık olur. Recep’le nişanlanırlar.


14. Reşat Nuri Güntekin

  • Realizmin etkisinin görüldüğü yazar, güçlü bir gözlem yeteneğine sahiptir.
    • Bu nitelikle yazdığı Anadolu Notları, Anadolu’nun tam bir özetini sunmaktadır.
  • Yazarın müfettişlik yıllarının bir özetidir.
  • Hiçbir romancıda görülmediği kadar Anadolu’ya yer vermiştir.
  • Romanlarında cehalete karşı verilen savaş ön plana çıkarılmıştır.
    • Çalıkuşu eserinde Feride ile Osmanlı eğitim sistemine, yobazlığa, kadının toplumdaki yerine ince bir eleştiri yapılmıştır.
    • Gizli El, Değirmen romanlarında devlette çoğalan rüşvet vurgusu ele alınır.
    • Yaprak Dökümü ve Gökyüzü, yanlış Batılılaşmanın Cumhuriyet Dönemi’nde toplumda yarattığı ailevi çöküntüyü işler.
    • Damga’da toplumda haksız yere suçlananlar adına merhamet is-ter.
    • Yeşil Gece’de katı bir ideoloji ile softalıkla inkılapçılığın hiçbir hoşgörü olmadan çatışmaları anlatılır. Bu sertlik, Atatürk’ün “Bana yobazlığı tenkit eden bir roman yaz.” söylemine bağlan-maktadır.
  • Reşat Nuri, hikâyelerinde sosyal ve birey-sel konuları ele alır ve çocuk, kadın, aile meseleleri üzerinde durur.
  • Yazarın ilk romanı Harabelerin Çiçeği, Zaman gazetesinde bölümler hâlinde verilmiştir.
  • İlk piyesi ise Hakiki Kahramanlık’tır ve Hayrettin Rüştü takma adıyla yayımlanır.
  • İlk hikâyesi ise Eski Ahbap’tır.
  • Mahmud Yesari, İbnürrefik Ahmed Nuri ile birlikte “Kelebek” mizah dergisini çıkarmıştır.
Eserleri:
  • Roman: Yeşil Gece, Dudaktan Kalbe, Giz-li El, Acımak, Çalıkuşu, Harabelerin Çiçeği, Miskinler Tekkesi, Bir Kadın Düşmanı, Akşam Güneşi, Damga, Kızılcık Dalları, Değirmen, Kavak Yelleri, Eski Hastalık, Gökyüzü…
  • Hikâye: Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk, Leyla ile Mecnun, Roçild Bey…
  • Gezi Yazısı: Anadolu Notları
  • Tiyatro: Tanrı Dağı Ziyafeti, Hülleci, Yaprak Dökümü, Bu Gece Başka Gece, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, İstiklâl, Vergi Hırsızı…

Çalıkuşu

Feride, küçüklüğünde yaramaz, atik ve sürekli ağaçlara çıkan bir çocuk olduğu için “Çalıkuşu” lakabı takılmıştır. Feride, annesinin ölümünden sonra babası tarafından yatılı okula verilir. Babası öldükten sonra da bu okula devam etmiştir. Bu sırada sürekli gittiği teyzesinin evinde kuzeni Kâmran’la yakınlaşırlar. Nişanlanırlar. Fakat Kâmran'ın başka bir kadınla onu aldattığını duyunca nişanı atar ve Zeyniler adlı bir Anadolu köyüne giderek  öğretmenlik yapmaya başlar. İzini kaybettirmiştir. Gittiği her yerde zorluklarla karşılaşmıştır fakat hepsinin üstesinden gelmiştir. Güzel bir kadın olması vesilesiyle gittiği her yerde bu güzelliği başına bela olmuştur. En son Doktor Hayrullah Bey onunla sahte bir evlilik yaparak toplum baskısından onu kurtarmıştır. Dr. Hayrullah Bey, Feride’nin hala Kâmran’ı sevdiğini anı defterinde öğrenir. Kâmran’a verilmek üzere bir mektup verir Feride’ye. Feride onu kırmamak için istemese de İstanbul’a geri gider, mektubu Kâmran’a teslim eder. Mektupta Çalıkuşu’nu bırakmamasını, hala onu sevdiğini yazmıştır. Kâmran onu bırakmaz ve Feride ile evlenir.

Dudaktan Kalbe

Kenan, sağlıklı bir çocukluk geçirememiştir. Ruhsal problemleri vardır. Keman çalmayı öğrenir. Müzikle ilgilenmesi onu cesaretlendirir, eziklik psikolojisini üzerinden atar. Müzisyen olarak ünlenir. Prenses Cavidan ile evlenmeyi düşünür. Böylece daha çok ünlenmiş olacaktır. Bu sırada Lamia adında bir kızla gönül ilişkisine girer. Bir süre sonra Lamia’yı  terk eden Kenan, Prenses Cavidan ile evlenir. Lamia'nın Kenan’dan bir çocuğu olur. Lamia, Anadolu’ya gider ama fazla barınamaz oradan tekrar İstanbul’a gelir..

Yeşil Gece

Şahin Efendi, medrese eğitimi alan bir genç olmasına rağmen “ruhun ölümsüzlüğüne inanmaması” onun medresede gördüğü eğitimi sorgulatır ve eğitimini bitirmeden öğretmen okulu “Darülmuallimun”a girer. Buradan öğretmen olarak mezun olur ve Ege’deki Sarıova kasabasına atanır. Kasaba halkı, geri kalmış ve yeşil sarıklar takan gerici, bağnaz, cahil bir halktır. Köydeki bazı hocalar ondan hoşlanmazlar. Eski mektebin yıkılmasını istese de halk, Eyüp Hoca’ya destek vererek buna karşı çıkar. Fakat Rasim ve Deli Necip ile tanıştıktan sonra tekrar harekete geçer. Şahin, bir gün yemeğe davet edilir. Evdeki çocuğun hasta olduğunu fark eder ve doktora götürülmesi gerektiğini söyler ama cinci hocalar buna engel olur ve çocuk ölür. Şahin Efendi hakkında söylentiler çıkar, şikâyet edilir. Bir gün ilçeyi koruduğu düşünülen “Kelami Türbesi” yanmış, bunun suçu da öğretmenlere atılmıştır. Bir hafta sonra Kelami Baba’nın oğlunun buradaki eşyaları çaldığı ve türbeyi yaktığı anlaşılır. Eyüp Hoca’nın itibarı sarsılır. Bir mayıs günü Yunanlılar köyü işgal eder. Herkes gitmektedir ancak Şahin Efendi ve dostları direnmeye karar verir. Yunanlılar, Şahin Efendi’den Müslümanlara karışılmayacağına dair halkı ikna etmesini ister. Halkın faydasına olacağını düşünen Şahin Efendi bunu kabul eder. Sonrasında işgal biter, halifelik kalkar, inkılaplar yapılır. Başka yere tayin olur. On yıl sonra Sarıova’ya döndüğünde başöğretmene kendisini tanıtır ancak başöğretmen, “Sen, on yıl önce Yunanlılara yaltaklık eden başmuallimsin. Senin kasabada yerin yok.” diyerek gitmesini ister.


15. Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yazın hayatına dostu Şehabettin Süley-man’ın isteğiyle Fecriati’de başlamıştır.
    • Bu etkiden ötürü bir süre bireysel içerikler sunmuştur.
    • Nevyunanilik akımından da bir süre etkilemiştir.
    • Balkan Savaşı ile Batı’nın “kan ve yağmadan gözü dönmüş kurt sürüleri” olduğunu fark etmiştir.
    • Toplum için sanat, görüşündedir.
  • Realizm etkisinde kalmıştır.
    • Bu nedenle gözlem ve tahlil gücü oldukça yüksektir.
  • Yakup Kadri’nin hikâyeleri ise Fecriati ve millî edebiyat olarak iki bağlamda incelenebilir.
    • İlk dönem hikâyelerinde sanatın şahsi ve muhterem olduğu görüşü hâkimdir.
    • İkinci dönemde ise Millî Mücadele Dönemi baz alınır.
  • Bir Sürgün adlı romanında Dr. Hikmet’in Paris’e kaçışı anlatılır. Jön Türkler arasında oluşan çatışmalar ve Avrupalıların gözünde çabalarının hiçbir fayda etmediği anlatılır. Eserin otobiyografik bir içeriğe sahip olduğu düşünülür. 
  • Kiralık Konak adlı eserde, yanlış Batılılaşma’nın toplum yapısı üzerindeki negatif etkisi işlenmiştir. Üç kuşak üzerinden anlatım yapılır. 
  • Sodom ve Gomore’de, işgal altındaki İstanbul’un Lût ve İbrahim devrinde Tanrı gazabına uğrayan bu iki şehre benzetilmesi yer alır. Mütareke yılları konu edinilir.
  • Nur Baba’da Bektaşi tekkelerinin ruh terbiyesinden uzaklaşılıp aşk ve şehvet merkezine dönüşmesi anlatılır.
  • Hüküm Gecesi’nde İttihat ve Terakki’ye yönelik eleştiriler anlatılır.
  • Yaban romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında aydın ve halk çatışması işlenir.
  • Panorama I ve II’de inkılapların halkta karşılık bulmadığı ele alınmaktadır.
Eserleri:
  • Hikâye: Bir Serencam, Rahmet, Millî Savaş Hikâyeleri…
  • Roman: Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panorama, Kiralık Konak, Hep O Şarkı
  • Tiyatro: Nirvana, Veda, Sağanak, Mağara
  • Hatıra: Vatan Yolunda, Anamın Kitabı, Politikada 45 Yıl, Zoraki Diplomat
  • Mensur Şiir: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan
  • Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk

Yaban

Ahmet Celal, katıldığı Birinci Dünya Savaşı'nda bir kolunu kaybetmiştir. İstanbul İngilizler tarafından işgal edilince dayanamayıp emir eri Mehmet Ali'nin köyüne gidip yerleşir. Ahmet Celal, köylü arasında çatışma başlar. Köylüye Milli Mücadele'yi anlatmaya çalışır fakat kimse onu dinlemez. Şeyh Yusuf'la tartışır. Köylüler Ahmet Celal'i önemsemezler. Ahmet Celal, Mehmet Ali'nin kardeşinin karısı Emine'ye âşık olur. Bir gün ansızın Yunanlılar köyü basar, yakıp yıkarlar. Bazı köylüler onlarla iş birliği yapar. Ahmet Celal, Emine'yi de yanına alarak kaçar. Kaçarken ağır yaralanırlar. Emine'nin artık kaçacak takati kalmayınca Ahmet Celal, anı defterini Emine'ye bırakarak bilinmeyen bir yöne gider.

Sodom ve
Gomore

Dünya Savaşı sonunda İstanbul, düşman tarafından işgal edilir. İstanbul'un işgalinden sonra kimileri İngiliz himayesi için ısrar ederken kimisi de Anadolu'ya geçip Milli Mücadele saflarına katılmak için uğraşır. Sami Bey ve ailesi yozlaşmış bir ailedir. Düşman saflarında yer almayı tercih etmişlerdir. Necdet, Sami Bey'in kızı Leyla ile nişanlanır. Fakat Leyla yozlaşmış bir kadındır. İngiliz bir subayla yatıp kalkmaya başlar. Necdet ise Milli Mücadele tarafına geçer. Savaş biter, düşman kovulunca Leyla tekrar Necdet'e yanaşmaya çalışır fakat Necdet onu reddeder.

Kiralık Konak

Konağın en yaşlı kişisi, Naim Efendi’dir. Gelenek ve göreneklerine bağlı biridir. Eşi ölünce konak düzeni altüst olur. Kızı Sakine Hanım ve Damadı Servet Bey, torunları Seniha ve Cemil, bu konakta yaşamaktadır. Damadı Servet Bey, lükse düşkündür ve Seniha da oldukça serbest yetişmiş bir kızdır. Seniha, konağa gelip giden Hakkı Celis ile ilişkiye girer ve ondan hamile kalır. Savaş etkisi, konağı da vurur. Zenginlerle düşüp kalkan Seniha, yurt dışına gider. Damat konak yaşamından bunalır ve apartmana taşınır. Apartman, esasen Batı’nın sembolüdür. Hakkı Celis bu esnade cephededir. Seniha döndükten sonra zenginlerle eğlenmeye devam eder. Naim Efendi, konağı kiraya vermek ister. Bir gün bir subay, Hakkı Celis’in şehit olduğu haberini getirir. Seniha ise bu durumu hiç umursamaz. Naim Efendi, bu ani değişimin onda bıraktığı etkiyle konağında yaşamaya devam eder.



İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb., ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.


1 Yorumlar

  1. Çok kaliteli bir sayfaymış. Keşke daha önce keşfedebilseydim. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski