HAYAT BİR SATRANÇ TAKIMIDIR. ÖNEMLİ OLAN HANGİ OBJE OLDUĞUN DEĞİL, TEK VÜCUT İKİ BEYİNDE TİNSEL OLARAK SAVAŞI KAZANMAKTIR.
Zekâ öğrenme, öğrenileni kullanma ve öğrenilenlerden yeni çözüm yolları üretebilme kapasitemizdir. Düşünüp akıl yürütebilme; sorgulayıp sonuç çıkarabilme becerisi de diyebiliriz. Tüm bunları başarabilen bir yapının elbette tek boyutlu olduğu düşünülemezdi. Bu nedenle bildiğiniz üzere Gardner tarafından “çoklu zekâ kuramı” öne sürülmüştür.
Günümüzde çoklu zekânın yer edinmesiyle yaklaşık dokuz zekâ alanı ve bu alanda yeni ilerlemeler de güncellik kazanmıştır. Bu zekâ alanlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:
1) Uzamsal Zekâ
2) Kinestetik Zekâ
3) Müziksel Zekâ
4) Sözel Zekâ
5) İçsel Zekâ
6) Sosyal Zekâ
7) Matematiksel Zekâ
8) Doğasal Zekâ
9) Varoluşsal Zekâ (9’uncusu olabileceğine inanılan zekâ türüdür.)
Yukarıda sıralamış olduğum zekâ türleri eğitimde henüz “idealizm” felsefesinin hüküm sürdüğü dönemlerde elbette hak ettiği yeri bulamamıştır. Deyim yerindeyse “kalıp çocuk, kalıp insan” yetiştirilen bir eğitim anlayışının boy gösterdiği dönemlerde elbette matematiksel, içsel, sosyal veya sözel zekânın ön planda olması kaçınılmazdır.
Kim bilir… Belki de bu duruma dikkat çekmekti Satranç yazarımız Stefan Zweıg’ın amacı… Belki de sadece öyküsünde yarattığı karakterlerle Nazi bunalımını satırlara kusarken sessizce ölüme gittiğini biz okurlara işaret etmekti tüm amacı.
Kimsesiz kalan ve bir rahip tarafından büyütülen Mirko Czentovic’ in yaşıtlarına göre öğrenme güçlüğü sergilemesi, hatta çoğu günlük işi normal insanı sinirlendirecek seviyede güçlükle yapıyor olmasının ardından satrançta dünya şampiyonluğuna yükselmesi tam da Gardner’ ı destekler nitelikte iken, New York’tan Buenos Aires’ e gitmekte olan bir yolcu gemisinde raslantı socunu karşılaştığı Avukat Dr. B.nin flashback hayat hikâyesine değinmesi ile bizi “hiçlik” sorgusu ile baş başa bırakıyor.
MIRKO CZENTOVIC DÜNYA SATRANÇ ŞAMPIYONU
Yanında büyüdüğü rahip ve arkadaşlarını satranç oynarlarken izler Mirko. Bir gün
satranç oyunu yarım kalır ve rahibin arkadaşı gülerek Mirko ‘ya oyuna devam etmesini söyler. Bakın bizim “Bakmakla öğrenilseydi, kedi kasap olurdu.” deyimimiz nasıl da devre dışı kalıyor!..
Sanıldığının aksine rahip bu zavallı, konuşmasını bile beceremeyen köylü çocuk karşısında sayısız yenilgiler alıyor. Bu galibiyet 17 yaşında M.Czentovic’ e dünya satranç şampiyonu kapılarını açıyor.
Bir yandan çevresindekiler tarafından oldukça havalı bir kişilik olarak algılanan bir Czentovic , diğer yandan ise içsel dünyasına kimseleri almayan Mirko…
Satrançla şekillenen hayat… Stefan Zweig satrançı şöyle tanımlıyor:
“Satranç insanoğlunun icat ettiği öteki bütün oyunlar arasında kendini bağımsızca rastlantının her türlü tiranlığının dışında tutan ve zafer taçlarını yalnızca tine ya da daha doğru bir deyişle, tinsel yeteneğin belli bir türüne sunan tek oyundu. Fakat insan daha satrancı bir oyun diye adlandırmakla, kendini hakaret etmek anlamını taşıyan bir küçümsemenin vebali altına sokmuş olmuyor muydu? Aslında satranç da bir bilimdi, bir sanattı. Hazreti Muhammet’in gökyüzü ile yeryüzü arasındaki boşlukta bulunan tabutu gibi bu kategoriler arasında boşlukta dolanmaktaydı, karşıtlıklardan oluşma bütün çiftlerin bir defaya özgü birleşmesiydi; sonsuz eski ama buna rağmen sonrasız yeniydi, kuruluşunu bağlamında mekanikti ama yalnızca imgelem gücü aracılığıyla etkinlik kazanabiliyordu. … “
“…karşıtlıklardan oluşma bütün çiftlerin bir defaya özgü birleşmesiydi; sonsuz eski ama buna rağmen sonrasız yeniydi. …” gibi birçok betimleme karşısında kendinizi hayatı sorgularken bulacağınız bir psikolojik sarsıntı veya felsefi yoğunluk veren bir eserle karşı karşıya kalacaksınız.
Dr.B.nin rastlantı sonucu flashback öğrenmiş olduğumuz hücre yaşantısını okurken bunalımlı ayları yalnızca okumakla kalmayıp tüm benliğinizle hissedeceksiniz. Ritüelde karşılaştığımız diyaloglara verilen (Ne yapıyorsun?) “Hiç!” sözcüğünün aslında altında milyonlarca titreşimin, milyonlarca renk cümbüşünün ve “insan” zenginliğinin yattığını bu eserle daha çok fark edeceksiniz.
Stefan Zweig Dr. B.nin hayatı ile bizlere entelektüel ölümü yaşatır.
Günümüz için biraz erken olduğu düşünebilir. Fakat kuantum fizik alanında yazılan eserlerin başında nitelendirilecek bir öykü okurlarını bekliyor.
Kitaba başlamadan önce psikolojik baskılara, hiçliğe, sinapsların hızlı geçişlerine ve sarsılmaya hazır olun.
İnceleyen: Kübra MANTARCI
Kitabın Adı: Satranç
Kitabın Yazarı: Stefan ZWEİG
Kitabı Çeviren: Ahmet CEMAL
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Basım Yeri/ Yılı: (13.Basım) İstanbul, Eylül 2017
Sayfa Sayısı: 84
ISBN: 978-605-360-611-6
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.
UYARI: Bu inceleme, yazarın ve site yönetiminin izni olmadan hiçbir şekilde alıntılanamaz.
Yararlı Bir Konu Olmuş Hocam Elinize Sağlık
YanıtlaSil