Türk Edebiyatına Dair Hasbihâl
Bugünlerde çok hayıflanıyorum dostlar, suratsız bir efkar var peşimde. "Neden?" diye soracak olursanız… Hoş, sormuyor da olsanız bahsedilmesi lazım gelen bir konu bu. İstişare edilmesi ve kulaktan kulağa aktarılması elzem…
Ne olacak bu Türk edebiyatının ve yazarlarının hâli? Dert edineniniz var mı bu hususu aranızda? "Canım, ne olacak işte? Yazıyorlar, okuyoruz." diyenler olacaktır muhakkak. Hemen soruyorum onlara:
- "Sorgulamıyor musunuz?"
Bilenler bilir, öyle yazarlarımız vardı ki okudukça dilimize bir kez daha aşık olurduk. Edebi sanatlarımız onlarla dile gelirdi; kitap elimizde boşluğa dalmışken gözlerimiz, vardığımız mekanların ilk kaşifi onların betimleri olurdu; bugünlerde "empati" kelimesiyle ifade ettiğimiz kavramı daha o günlerde onların ruh analizleriyle tadıyorduk. Hülasa, bizim yazar gibi yazarlarımız vardı bir zamanlar… Peyami Safalarımız, Halid Ziyalarımız vardı… Öyleyse hangi ara kaybettik kelimelerimizi, yazarlarımızı? Nerede bizim öz okurlarımız?
Öz okur demişken… Bütünüyle benim uydurduğum bir tabir kendisi. "Öz kültürüne yönelen okur" anlamında kullanıyorum. Bugün Abdülhak Şinasi Hisar'ın ismi yeterince bilinmiyorsa ya da bir musiki ulaştığında kulağımıza güftenin Yahya Kemal Beyatlı olduğundan bihaber isek, bunun müsebbibi yalnızca öz okur olamamış kitleler midir? Değil fikrimce… En başta devlet bünyesinde görev yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere; yayınevleri, okurlar ve hatta yeni nesil yazarlar sorumludur bu husustan. Misal vermek gerekirse… Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, dünya klasikleri ve modern dünya klasiklerini yayımlamak konusunda harcadığı çabayı neden Türk klasiklerinden esirgedi? Rusya'daki bir yayınevi kendi klasiklerini yayımlamadan önce başka ülkenin eserlerine el atar mıydı acaba? Rusya'da doğmuş bir okur da ilk başta Türk klasiklerini okumak istemezdi çünkü… Bu ifadeleri dünya çapında var olan eserleri ötelemek amacıyla yazmıyorum elbette. Fakat daha kendi kültürümüze ve hatta Türkçe'nin saklı güzelliklerine bu kadar uzakken, neden bu özeniş? Şimdi "yeni" öz okurluğa ulaşmış birkaç kişi itiraz edecek:
-"Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 'artık' Türk klasiklerini de basıyor Neslihan Hanım, haberiniz yok galiba?"
Var efendim. Üzülerek belirtiyorum ki haberim var… 2000'li yıllardan sonra tenezzül edip öz eserlerimizi yayımladılar, sağ olsunlar. Fakat ne yazık ki eserleri sadeleştirmeyi uygun görmüşler. Eserin ruhuna, yazıldığı dönemin hissiyatına ve yazarın emeklerine karşı yapılmış büyük bir ayıp olduğunu ifade etmeye gerek yok aslında… Telif Hakları Kanunu dediğimiz metin (yanılıyorsam düzeltin lütfen), yazar öldükten sonra 70 yıl boyunca eserin korunmasını üstlenirken, bu süre sona erdiği zaman eserin kuşa çevrilmesine müsaade mi ediyor acaba?
Okurlara ve yayınevlerine iğnemizi batırdık, gönlümüz hafifledi… Fakat devletin sorumluluğu yok mu bu hususta? Bugün neden Mehmet Rauf, Ahmet Rasim gibi yazarlarımızın bütün eserleri elimizde tertemiz ve düzenli bir nüsha ile bulunamıyor? Neden hâlâ arşivlerde günümüz harflerine çevrilmemiş, gün yüzüne çıkarılmamış yüzlerce eser var? Harf devriminden bu yana edebiyatımıza, öz kültürümüze ayıracağımız ödenekleri gereksiz bularak hangi alanlara yöneldik? Arşiv görevlilerimizin başaramadığı nedir? 250 tane personeli istihdam edemeyip arşivimizde yer alan nadide eserleri günümüzde yayımlamaktan devleti alıkoyan sebebi bilmek isterdim. Piyasada satışları olan yayınevleri arasında bir ihale oluşturarak eserlerimizi derli toplu basmamıza mani olan gerekçeleri de öğrenmek isterdim…
Görüyorsunuz ya, bugün yine sevimsiz bir efkâr var peşimde… Siz de arkanıza çevirin başınızı, belki sizin de görülmeyi umut eden bir efkârınız vardır…
Yazan: Neslihan Kara
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.
UYARI: Bu inceleme, yazarın ve site yönetiminin izni olmadan hiçbir şekilde alıntılanamaz.
Hocam elinize saglik ozellikle son donemde aynisini ben de düşündüm ozellikle yarişir sekilde dünya klasigi basip Türk klasiklerinde belli yayinlarin fahiş fiyatlarina mecbur olmak bir edebiyatci olarak beni uzuyor elinize sağlik yazı için
YanıtlaSil